9 Aralık 2010 Perşembe

Onurlu Duruş



Aslında ayrıntılı bir maç yazısı düşünüyordum Barcelona maçı için ama açıkçası ilk yarıdaki basketbol biraz hevesimi kırdı. O yüzden maç sırasında başladığım yazıyı yayınlamak yerine ikinci yarı gösterdiğimiz onurlu duruşa dikkat çekmek istiyorum. 


İkinci yarının hemen başında Roko Ukic önderliğinde başlayan direniş maçın son dakikalarına kadar sürdü. Zaman zaman tekrar artan zaman zaman da 2 sayıya kadar düşen farkı kapatabilmek için şanslar da bulduk ama ya yanlış hücum tercihleri ya da maçın tansiyonundan kaynaklandığını düşündüğüm acele atışlar yüzünden bir türlü o kritik sınırı aşamadık ve her ne kadar 6 sayılık farkla karşılıklı averaj avantajımızı korusak da kazanabileceğimiz bir maçı mağlup tamamladık. Ancak Fenerbahçe'nin ikinci yarıda gösterdiği onurlu direniş ve muazzam çaba görülmeye değerdi. Tanjevic döneminde tamamen kaybettiğimiz takım karakterini kazandığımızın göstergesiydi bu maç. Geçen sene olsa bu takım fark 14'e çıktığı sırada asla üçüncü periyottaki isyanı ortaya koyamaz ve maç muhtemelen 20'nin üzerinde bir farkla sona ererdi. Koç ve oyuncular ile geçen senelere inat salona koşan seyirci ile artık Fenerbahçe Ülker, korku duyulan bir takım haline geldi. 


Parantez açmak istediğim bir kaç kişi var takımda:
Roko Ukic; gerçekten kariyerinin en verimli dönemini oynuyor, çok istikrarlı bir görüntü çiziyor, takımın ikinci yarı gösterdiği onurlu direnişte de başı çeken oydu zaten.
Mirsad Türkcan, yaşı ilerledikçe daha bir özverili oynuyor. 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Hırvatistan maçının son anında attığı basketle maçı uzatmaya götürdüğü günkü özverisini hala gösteriyor. Hani (benim için yazması daha uygun olan spor olan) futbolda bir deyim vardır "tekmeye kafa sokan oyuncu" diye. İşte Mirsad, öyle bir basketbolcu. Daha nice ribaundlara Mirsad...
Kaya Peker, açıkçası diğer pek çok Fenerbahçe taraftarı gibi beni de pek memnun eden bir transfer değildi. Kaya'nın basketboluna herhalde kimsenin diyecek bir şeyi yoktur ama rakip olarak bize karşı oynadığı maçlarda hem tahrike müsait biri olması hem de nispeten çirkef yapısı bu hoşnutsuzluğu doğuran sebeplerdi. Sezon başında pek süre almayan Kaya, Vidmar'ın sakatlığının ardından gerçekten de bambaşka bir kimliğe büründü ve inanılmaz bir özveri gösteriyor. Bugün de gerçekten müthiş arzulu oynadı. Kendisini hala çok sevmesem de tebrik ve teşekkür etmek gerek.

Hakem üçlüsü, bence genel anlamda Murat Kosava'nın abarttığı kadar kötü değillerdi. Hani ucuz diye iddia edilen faullerin benzerlerini Barcelona'ya da çaldılar ama bence o son dakikalarda Kinsey-Kaya ikilisinin Lakovic'ten çaldığı topta çalınan faul gerçekten maçı bir taraftan alıp diğerine verdi. Yine de öyle isyan edilecek bir yönetim yoktu bence.


Taraftara da değinmek istiyorum. Gerçekten bu sene taraftarın takımla barışması için önemli adımlar atılmıştı. Aydın Hoca'nın dönüşü, Mrsic'in teknik kadroda yer alması, Tanjevic ve branşın belalısı Mahmut Uslu'nun gidişi, doğru transferler ve hoca seçimi dışında camiada aniden yakalanan bir hava; geçen sene Euroleague yönetiminden seyirci uyarısı alan Fenerbahçe Ülker'i bir anda turnuvanın en yüksek seyirci ortalamasıyla oynayan takımı haline getirdi. Ancak her maç kapalı gişe oynansa da seyircinin salonda istenen efektiflikte olduğunu söylemek mümkün değil. 15 bin civarında bir seyircinin rakip ve hakemler üzerinde yaratabileceği baskı bunun çok çok üzerinde olmalı bence. Zaten Fenerbahçe hücumları sırasında söylenen mıymıy besteler takıma en ufak bir etki yapmıyorken, en azından rakip hücumlarında ıslıklarla boğulmalı rakip takımlar. Benim gözlemim maçlarda taraftarın takımı ateşlemesi gerekirken takımın iyi oynadığı dönemde taraftarı ateşlediği şeklinde. Bu büyük seyirci kitlesini artık daha etkili kullanmaya başlamamız gerekir diye düşünüyorum. 


Daha önce de belirttiğim üzere 6 sayılık fark dolayısıyla averaj avantajımızı koruduğumuz için artık Montepaschi Siena maçının önemi daha büyük. Orada gerçekten çok bilinçli ve bu sene değişen kadrosuna rağmen kalıplaşmış basketbol oynayan bir takımla çok kalabalık olmayan ama basketbolu iyi bilen bir seyirci önünde oynayacağız.  Eğer orada kazanırsak gruptan lider çıkma şansımız çok yüksek. Ben bugün ikinci yarıda gösterdiğimiz karakteri gösterir, savunmada klasik sertliğimize döner ve hücumda ısrarla doğru tercihleri denersek orada kazanabileceğimize inanıyorum. 


Son olarak bizi Barcelona'ya yenildiğinde üzülen, "nasıl kaçırdık elimizden" diyen bir taraftar kitlesine dönüştürdüğü için emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...




Fotoğraflar, fenerbahce.org'dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder