25 Temmuz 2011 Pazartesi

Şike Soruşturmasında "En"ler

Pazar sabahının verdiği uyuşuklukla kalkmıştık hepimiz yatağımızdan. Bu uyuşukluğu atıp pür dikkat ekranların karşısına geçmemizi ancak böyle şok edici bir haber sağlayabilirdi. İşte o andan bugüne kadar hiç bir Fenerbahçelinin hayatı eskisi gibi değil. Soruşturmayla yatıp soruşturmayla kalkar olduk. Kızgınız, öfkeliyiz ama soruşturmanın kendisine değil; yürütülüş biçimine, hukuksuzluklara, komikliklere, linç çabasına. Ben de kendimce bu soruşturma süreci boyunca yaşanılan bu garip olaylardan ve sebebiyet veren kişilerden bir "en"ler listesi oluşturdum, buyrun:


"En" Trajikomik - Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu Açıklaması

Klasik bir laz fıkrasını aratmayacak garipliklerle dolu Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu'nun açıklaması "En" trajikomik açıklama olarak yer alıyor listemizde:

"Belirtilen süreç 2010 – 2011 Spor-Toto liginin ikinci yarısını kapsamaktadır. Bu süreçte Trabzonspor’un elde ettiği başarı ölçüsü bellidir. Bu rakam da 40 puandır. Trabzonspor’un ilk yarıda elde etti puan ise 42’dir. Sonuçta bu ekip 82 puan toplayarak averajla ligi ikinci sırada bitirmiştir. Bu 82 puanın içerisinde hiç kimse lekeli bir puanın varlığını herhangi bir belgeye dayalı olarak gösterememektedir......Herkes Trabzonspor’un bu puanları emeğiyle kazandığına hem fikirdir! 53 sezonluk birinci lig tarihinde hiçbir takımın, özellikle ligin ikinci yarısında 17 maçta 16 galibiyet aldığı görülmüş bir olay değildir. Tartışılması gereken asıl konu budur!"

Hukuk sürecine güvenin vurgulandığı yazıda 17 maçta 16 galibiyet almanın şike kanıtı olarak lanse edilmesi bu camiadan beklenmeyecek türde bir tavır değildi zaten.


"En" Gereksiz - Emniyet Açıklaması
Artık salt kendi görevlerini yerine getirmekten bıkmış olacak ki biraz da savcıcılık, hakimcilik oynamaya karar veren İstanbul Emniyeti listeye "en" gereksiz olarak giriyor:
"Örgütlü bir şekilde, Süper Lig ve Banka Asya Birinci Ligindeki toplam (19) maçta şike ve teşvik faaliyetlerinin gerçekleştirildiği tespit edilmiş ve delillendirilmiştir."
"En" Utanmaz - Habertürk Paçavrası -pardon- Gazetesi
Bir insanın en mahrem anlarından biri olan eşkal fotoğraflarını bir şekilde ele geçirip basın etiğini hiçe sayarak yayınlayan parlak ön sayfalı kağıt yığını "en" utanmaz olarak listeye giriyor. Üstelik bu paçavra her gün işkembeden sallama diyaloglarına aradan geçen 22 güne rağmen tüm hızıyla devam ederken, Kadıköy'e bir daha nasıl muhabir göndereceğinin hesaplarını yapmaya başlasa iyi eder.
"En" Kararsız- Ünal Aysal
Quality Turkish Media tarafından bir zamanlar Sadri Şener'in "sevimli başkan" olarak lanse edilmesinin ardından Ünal Aysal da damdan düşer gibi geldiği görevde "centilmenlik abidesi" olarak sunulmaya çalışıladursun soruşturmanın ilk günlerindeki "konudan uzak duracağız" açıklamasıyla bu imajı pekiştiriyordu. Sonra iki gün geçti, bir baktık Ünal Aysal eski Galatasaray yönetimlerine teşekkür ediyor geçmişlerinde böyle lekeler bırakmadığı(!) için. Bir hafta sonra bu kez Ali Dürüst'ün de katıldığı kulüpler birliği toplantısında çıkan hiçbir şey olmamış gibi devam şeklinde alınan kararın ardından "ateşi üfleme la, sönmez öyle düşür gitsin" ve "gelin bizi de soruşturun, geçmişi inceleyin" diye sahte kabadayılıklara soyundu. Diyeceğim odur ki "kitlelere oynayacağım", "taraftarı arkama alacağım" diye Ünal Aysal'ın biraz kafası karıştı galiba, listenin "en" kararsız  kısmında yer buldu kendine.
"En" Duruşunu Bozmayan(!) - Forza Beşiktaş
Süreç Fenerbahçe'den ibaretken ve Aziz Yıldırım'ın tutuklanma kararının açıklanmasını takiben anında "Trabzonspor'un alınteri ile kazanılmış şampiyonluğu"nu kutlayan, ardından kendi yöneticileri ve teknik direktörünün tutuklanması ile "aklanın da gelin" diyen -ki bu insanların tutuklanması suçlu oldukları anlamına gelmez- sonra da imza kampanyası ile tutuklu Beşiktaşlıların serbest kalmasını isteyen Forza camiası "en" duruşunu bozmayan(!) olarak listeye dahil oluyor.
"En" Zayıf'ı - Fenerbahçe Yönetim Kurulu 
Cumartesi günkü divana kadar doğru düzgün bir açıklama bile yapmayan, açık ve seçik ne düşündüğünü söyleyemeyen, taraftarı tatmin edici tek bir hamle yapmayan yönetim bu süreçte sınıfı geçememiştir. Kabul ediyorum; büyük şok yaşıyorlar, ama biz de yaşıyoruz. Birilerinin çıkıp taraftarı telkin etmesi lazım. Onlar bunun için görevde, bunun için seçildiler. Kıvırmadan, evirip çevirmeden net konuşmaları lazımdı, olmadı. Evet, bu soruşturma sürecinin en "zayıf" halkası Fenerbahçe Yönetim Kurulu'dur. 
"En" ........- "Taraf" adıyla bilinen müsvette
Bunlar üzerine yorum yapmaya niyetim yok, sadece süreçteki haberlerinden satır başları vereceğim:

Çarşı delikanlılığın manifestosunu yazdı (14.07.2011)
Fenerbahçe taraftarlarının şike operasyonlarına yönelik anlaşılmaz tepkisinden sonra Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın akıl ve vicdan dolu açıklaması gelecek için ümit verdi.
"En"lerin sayısını artırmak fazlasıyla mümkün. Çünkü adeta tiyatro gibi bir süreç yaşıyoruz. Her türlü hak-hukuk çiğneniyor, usülsüzlük yapılıyor, linç kampanyası devam ediyor. Buna rağmen camia olarak dimdik ayaktayız. İddialar doğruysa en ağır cezanın verilmesi gerektiğini en baştan beri söylüyorum, söylüyoruz. Ama ya değilse?

22 Temmuz 2011 Cuma

Kaynama Noktası

Dün çok ilginç şeyler yaşandı Kadıköy'de.
Yıllardır basın için de deplasman taraftarı için de en ufak bir sorunun yaşanmadığı Saracoğlu'nda bir uyanış yaşandı.

Fenerbahçe taraftarının yaşadığına "cinnet" "çıldırmak" adına ne derseniz deyin;
dün yaşananlar ülkede başta dil, din, ırk üzerinden yapılan ötekileştirmenin spora uygulanmasının yansımalarıydı.
Siz 25 milyonluk bir kesimin büyük çoğunluğunun dilinin, dininin, partisinin önünde tuttuğu, bir üst kimlik olarak gördüğü takım-taraftarlık olgusuna sistematik bir şekilde saldırırsanız gerginliğin bir yerde patlaması doğaldır.
Burada mesele (eğer varsa) şikeye ya da şikeyi yapana sahip çıkmak değildir.
Türkiye'de ötekiliştirilmeye çalışılan her gruba, kesime yapılan muamele basındaki şaklabanlar yoluyla Fenerbahçe camiasına yapılmış ve Fenerbahçeliliğini diğer kimliklerinin üzerinde tutan insanlar doğal olarak bu duruma tepkilerini göstermişlerdir.
Elbette o emekçi fotomuhabirlerinin bu tepkiyi hak etmediği gerçektir.
Ancak;
20 gündür siz 3 yöneticisi üzerinden 104 yıllık bir camianın futbolcu, hoca, yönetici, taraftar ayırmaksızın her kesimini linç ederseniz; medyadaki sözüm ona gazeticiler, köşe yazarları yüzünden de bütün medyanın linç edilmesi kaçınılmaz olur.

Bununla birlikte sahaya girip oyunun durmasına neden olunması yanlıştır; ancak ilk etapta sadece birkaç taraftar sahaya girmiş ve çıkarılmışken, Migros tribünün önünde sahaya girmesi özel güvenliklerce engellenmiş bir şahsın yere yatırılarak şiddet uygulanmaya başlanması galeyanı yaratan asıl faktör olmuştur.
Nitekim en tipik özelliği galeyana gelmek olan bir halka mensup taraftarı 20 gündür kullandıkları hukuksuz ve usülsüz yöntemlerle kaynama noktasına getirenler, dünkü maçın tamamlanamamasının ve tekrarlanmamasını ümit ettiğim olası olayların asıl suçlularıdır.
Bundan sonra Fenerbahçe futbol takımı hangi yasal yaptırımla karşılaşırsa karşılaşsın, hangi ligde mücadelesine devam edecek olursa olsun benzeri olayların çıkması maalesef muhtemeldir; çünkü artık kaynama noktası aşılmıştır.

Not: Sahaya girilmesinin yanı sıra her ne kadar henüz masumiyet karinesinin gerektirdiği üzere suçlu olarak değerlendirmemizin yanlış olacağı Aziz Yıldırım tshirt ve maskeleri şahsi kanaatimce gereksiz olmuş, Fenerbahçe olgusunun Aziz Yıldırımla eşleştirilmesi gibi yanlış bir kanı oluşturmuştur.

Geri Döndük !

3 Temmuz günü o ateş yandığında "bu iki yüzlülüğe daha fazla katlanamıyoruz, kapatıyoruz" demiştik. İnsanların iki yüzlü tavırlarına, linç politikasına katlanamayacağımızı, bu durumu midemizin kaldırmayacağını düşünmüştük.
Kaldırmadı da.
Yalan söylediler.
Kurgu diyaloglar yazdılar.
Anıtkabir ziyaretini "anlamsız" buldular.
İzansızca, şerefsizce, düşünmeden, hesaplamadan bel altı vurdular.

İşte dün öyle bir uyanış gerçekleşti ki,
"Artık 'Tehlikeli Bir Nokta' da uyanmalı" dedik.
Dün öyle bir devrim başladı ki,
"Artık kayıtsız kalamayız" dedik.

Geri döndük !

3 Temmuz 2011 Pazar

Kapatıyoruz !

Cilalı İbo ile Turist Ömer kadar olmasa da sonuna kadar Fenerbahçeliyim. 
Buna rağmen, tüm kalbimle aksine inanıyor olsam da ortada somut bir durum varsa, suçlu kişi ve kurumlara en ağır cezalar verilmelidir. 
Ancak;
1. İşlerine geldiğinde haklı olarak "suçluluğu kesinleşene kadar masumiyet" kavramını sonuna kadar savunup söz konusu Fenerbahçe olunca ilk dakikadan "şikeci" damgası yapıştırmak iki yüzlülüktür !
2. Kendini sütten çıkmış ak kaşıp kıvamında gösterip kendi şanlı(!) tarihlerindeki skandallardan utanmadan kazandığı tüm şampiyonlukları alın teri görüp Fenerbahçe'nin her başarısını "şike-şaibe" ekseninde değerlendirmek 
iki yüzlülüktür!
3. Fenerbahçe'nin Sivas ve Eskişehir maçları görüntüler üzerinden çok bilmiş internet ahalisi tarafından şike kanıtı olarak bulunup Trabzonspor'un rakip oyuncuların hataları sonrası attığı gollerle kazandıkları maçları yok saymak
iki yüzlülüktür. 

Evet,
Bir tek biz çirkefiz. 
Bir tek bizim başkan, bizim topçular, bizim taraftarlar düzenbaz. 
Tüm suç bizim, 
Tüm adilikler bize ait.
Siz diğerleri Türk futbol tarihinin en temiz takımlarını tutuyorsunuz, 
En yürekli, en şerefli takım tarafları sizsiniz. 

İşte bu ikiyüzlülüğü görmeye, okumaya, içinde olmaya katlanamıyorum.
Aralık 2010'dan beri çok düzenli olmasa da severek yazdığımız blogumuzu sis bulutu dağılana kadar geçici olarak kapatıyoruz.
Bilinmelidir ki;
Dar ağacında olsak bile son sözümüz FENERBAHÇE !