4 Nisan 2011 Pazartesi

Canınız Sağolsun !

Teknik hatalar, yanlış kadro filan konuşulabilecek detaylar var. Ancak ne bunları yapacak keyif ne de vakit var. Birkaç haftadır o kadar yoğun geçiriyorum ki iyice boşladık buraları. Yine pek fırsatımız olmasa da birkaç bir şey karalayalım dedik. Hemen notlarımızı düşelim:


-Takım halinde mücadelemize çok diyecek bir şey yok. Maçı istedik, doğru işler de denedik; ama pozisyona giremedik pek. Emre olmayınca zaten top çıkarmak zorken bir de hem Stoch hem Dia kenarda olunca iyice kilitlendik zaman zaman. Yine de bulduğumuz fırsatlarda top biraz sevse bizi bugün galibiyet içten bile değildi. 
-Anladık ki olmuyor Özer. Ha oldu ha olacak derken yok olup gidecek gibi duruyor bu çocuk. Bir olumlu iş yapıyorsa ki o da çok nadir, iki olumsuz yapıyor. Bir ileri iki geri oynuyor. Bu takımın topçusu değil bu aşikar. İyi bir yedek olur mu, eh belki.
-Daha 5. dkda Ivankov'un vakit geçirme çabasına, Bursalıların maç boyu yatmalarına en uygun düşecek kelam "ay ayol ... bursa" idi ama malum saha kapatma sınırındaydık. Kitlesel olmasa da bol bol bireysel söyledim bu cümleyi. Bir şampiyonluk kazanılınca büyük olunamayacağını anlamıştır sanırım herkes. Hoş 13 tane kazanılınca büyük olunur mu, o da tartışmaya açık. Bir de hocaları var bunların "adam gibi adam"(!) denen. Bir tek ben mi görüyorum anlamıyorum. Her maçta hakemin her kararında taç çizgisine kadar giren, hakemlere bol bol söven bu herif mi adam. Bu herif adamsa, Aykut Kocaman peygamberdir bence.
-Gelelim sana Kuddusi efendi. Biz zaten seni yıllardır tanırız Kuddusi. Eyyamlarına, bizi yakmalarına alışkınız. Ama artık sen de aştın Kuddusi. Bir pozisyonun penaltı olması için daha ne lazım, hemen devamında geri pas var ki asıl isyanı ona etti bazı oyuncular. Hızlı başlamaya kalktığımız her serbest vuruşta ya top hareketli ya yerinden değil ya değişiklik var (ki yoktu) diye kestin. Ozan İpek'e sarı kartı olmasa vereceğin sarıyı ikinci sarıdan atmayayım diye vermedin. Keza, Alex'in yoğun itirazlarına, Lugano'nun alkışına da sarını çıkaramadın. Diyoruz ya biz senin içini biliriz, bir ona bir bunalarını, eyyamlarını, talimata göre yönettiğin maçları da biliriz. Daha 3 hafta önce Trabzon-Kasımpaşa maçında son dakikada veremediğin penaltıyı da biliriz. Geçen hafta Buca'yı yakışını da biliriz. Biz yine lider oluruz, şampiyon da oluruz, bu sene olmazsa seneye yine 2 ekip oynar şampiyonluğa, biri biz oluruz, orası dert değil. Ama Türk futbolu senin gibi bir emek hırsızından, tetikçiden temizlenmedikçe hem Fenerbahçe'nin hem de diğer canı yanan takımların çok ahını alacaksın çok.


Daha yol uzun. Yedi hafta için iki puan fark hiçbir şey değil. Ben bu arzuyu gösterdiğimiz müddetçe şampiyonluğa inanıyorum. Ancak haftaya bir kaza yaşanmaması önemli kritik Eskişehir deplasmanında. Bu maç nazar boncuğu olsun, böyle mücadele ettikten sonra sizin de canınız sağolsun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder