feldkampı bilir misin sen adanalı adam ?
bülent korkmaz adını duydun mu hiç?
mesela skibbe… michael yani…
“skibbe bırakmıştı” hani…
o “siktirin gidin ruhsuz ibneler” bestesinin zirve yaptığı
gün vardı bi de…
kocaeli’den 5 yemiştik…
fener aragones dedesiyle 4 tane koymuştu…
rijkaard vardı bir de…
şampiyonlar ligi hedefiyle gelmiş anasını bellemişti takımın…
hagi vardı, efsane diye geldi…
küme düşmeyelim diye Fener Buca’ya koysun duaları etmeye
başlamıştık…
sonra sen geldin be adanalı adam…
öyle gelmiş italyadan ama köylü işte…
karataş kırosu…
aklımızı aldın, kalbimizi çaldın…
dedik takımı ihya etti, hakemlere saldırıyor…
oh be dedik rahatladık…
ama o gün yok mu o gün…
attın imzayı milli takıma…
yanlış anlama, herkes kabul ederdi görevi…
ama tüpçü tuzak kurmuştu be adam…
nasıl gülüyordu tüpçü…
işte o gün dedik işte “aha boku yedik” diye…
bazen “eleman” oldun, bazen kapris yaptın…
ama neden telefonlara çıkmadın be adanalı adam…
hayat bazen acımasız be…
olmadı işte… cevapsız çağrılar… köylü kaprisleri filan…
olmadı be adanalı adam
sen skibbe’yi bilir misin grande? feldkamp’ı…
cevat güler’i…
bülent korkmaz’ı…
hah iyi ezberle isimleri…
senin yerin artık onların yanı…
sana sorarlarsa en çok kadıköy’de altı yediğin maçı söyle…
ama bizim için realden de fenerden de önemlisin…
sarının yanındaki cırtlak kırmızısın…
fatih kadar köylü terim kadar kırosun…
artık nereye gidersen git grande…
bundan sonra hep ayın elemanısın…
ah be adanalı adam, olmadı….