22 Ağustos 2011 Pazartesi

Rüzgar Tersine Dönmüş

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Nurullah Çınar tarafından verilen kararda ise, soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunmasına rağmen, dosyada yer aldığı iddia edilen bir kısım telefon görüşmeleri, ifade tutanakları ve diğer belgelerin basın yoluyla kamuoyuna aktarıldığı ifade edildi. “Soruşturma konusu olaylar ve şüpheliler hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmamasına rağmen, kesin hüküm gibi sunulan veya kamuoyunda bu şekilde algılanmaya elverişli denetimsiz yayınlar ile başkalarının ve şüphelilerin şöhret ve haklarının, aile düzenlerinin ve toplum sağlığının tehlikeye düşürüldüğü" belirtilen kararda, “Şüphesiz basın özgürlüğünün bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerdiği ancak başkalarının şöhret ve haklarının zarara uğratılması, aile düzeninin ve toplum sağlığının bozulması tehlikesi karşısında basın özgürlüğünün sağladığı bir kısım hakların kullanılmasının ve kamuoyunda haber alma hakkının ertelenebileceği" vurgulandı.



Soruşturma başlayalı 50 gün olmuş,
Gazetelerde şüphelilerin en mahrem görüntüleri yayınlanmış,
'Gizli' soruşturmanın tutanakları basına-medyaya servis edilmiş,
Serbest bırakılan "Futbolcuların para sayılırken görüntüleri var"mış,
Korcan'ın 'olmayan' "kız kardeşi üzerine araba alınmış",
Ancak 45 gün sonra yalanlansa da "Son beş maçın sonuçları biliniyor"muş,
Maç öncesi iki takım yönetimleri arasında yenen rutin yemekler "Gizli toplantı"ymış,
İçinde bilet ve forma bulunan "Fenerium poşetlerinin içinde binlerce dolar şike parası var"mış,
Soruşturma kapsamında tutuklu isimler en ağır linç kampanyasını yaşamış,
Medya tarafından yargısız infazın en insafsızı yapılmış...

Sonra...

Etik kurulu dosyaları incelemiş,
Somut bir bulgu tespit edilememiş,
NATO ihalesi çok konuşulur hale gelmiş,
Aziz Yıldırım mektuplarıyla ters kamuoyu yaratmaya başlamış,
Savcı ve soruşturmayı yürütüş biçimi artık ciddi biçimde sorgulanıyormuş
ve 
Soruşturmaya yayın yasağı gelmiş.

Sonuç mu ?
Linçin, saldırının her türlüsü yapılmış,
Fenerbahçe televizyonlarda küme düşürülmüş,
Tutuklu bulunan isimleri 'Gazeteci'ler (!) mahkum etmiş,
104 yıllık bir camia her türlü saldırıya, karalamaya uğramış
ama 
yayın yasağı ancak soruşturmadaki usulsüzlükler konuşulmaya başlayınca gelmiş,

Açık ve net...
demek ki rüzgar tersine dönmüş...



15 Ağustos 2011 Pazartesi

Biz Kararımızı Verdik !

Federasyon karar verecekmiş bugün,
"Sanat eseri soruşturma"dan 
"fenev düşsün, amatöre düşsün, tü kaka fener" 
sonucunu bekleyenler çoğunlukta.

Öncelikle soruşturma ilk başladığı günden beri belirttiğimiz fikrimizi yenileyelim.
Biz somut ya da değil bir şike ve/veya teşebbüs varlığı tespit edilirse en ağır cezanın verilmesi gerektiği konusunda ısrarlıyız.
Ancak kamuoyunda süreç başlatıldığından beri süregelen yargısız infaz süreci, gizlilik ihlalleri, hukuksuzluklar, soruşturmanın 'iddia makamı' olmayı üstlenen kişilerin daha önceki benzer operasyonlarda da aynı 'rol'ü üstlenmiş olması, gizlilik kararının her gün hiçe sayılmasına rağmen ortaya hala somut delil koyulamıyor oluşu; soruşturmaya güveni, güvenimizi derinden sarsmış, operasyonun 'şike' adı altında başka amaçlarla gerçekleştirildiği izlenimi yaratmıştır.
Yine de belirtmekte fayda var ki soruşturmaya duyduğumuz tüm bu kuşkuya ve rahatsızlıklara rağmen, Türkiye'de bulunmasının pek mümkün olmadığı adil bir yargılama sonucunda şike varlığı kamuoyu ve vicdanlar rahatlatılarak kanıtlanırsa en başta belirttiğimiz gibi en ağır karara hazırız.


Diyelim ki bugün beklediğimizin aksi oldu,
Ne fark eder ulan !
                 Alex'in insanüstü performansını değiştirir mi karar ?
Gökhan'ın "gönül"leri fetheden hırsını görmeyen kaldı mı?


Diyelim ki hak-hukuk-adalet dinlemeden kararlarını verdiler.
Ne fark eder ulan !
Dia'nın sağlı sollu yardırışlarına ne etkisi var kararın ?
Stoch'un o çocuk gibi heyecanlı halleri hafızamızdan silinecek mi karar olumsuzsa?

Diyelim ki düştük, şampiyonluğu aldılar elimizden.
Ne fark eder ulan !
Santos Antep'e koymuştu ya 90+4'te, unutacak mısınız onu ?
Amatöre de düşsek Guiza'nın Buca golünü izledikçe gözüm dolar benim, ya senin?

Diyelim ki düştük.
Aykut'un nasıl "kocaman" koyduğu gerçeği aklımızda kalmayacak mı?

Biz tüm sezon boyunca,
Kızdık,
Öfkelendik,
Bağırdık, çağırdık...
Küfredenlerimiz de olmuştur elbet,
Ama inancımızı yitirmedik,
"Kocaman" umutlarımızı hep muhafaza ettik,
Kıskanan gözlere inat gururla dolaştık 'çubuklu' üstümüzde,
Yaktık meşaleleri "Bu dünyayı yakarız" sözlerini gerçeklercesine,
İnlettik sokakları "Fenerbahçe sen çok yaşa" diye gırtlakları patlatırcasına
ve
Onlar bugün ne karar verirse versin mühim değil,
Biz kararımızı çoktan verdik...

ŞAMPİYON FENERBAHÇE


3 Ağustos 2011 Çarşamba

Bir Futbol Üstadı: Sanem Altan

Öncelikle belirtelim yazının bizzat Sanem Altan ağzından söylenmiş tırnak içinde yer alan kısımları dışında geri kalan her yer ironiden ibarettir. Belirtmeliyim ki Sanem Altan yıllardır sporu takip eden biri olarak çok sevdiğim bir köşe yazarıdır. Futbol konusundaki engin bilgi ve tecrübelerine çok değer veririm. Bir aydır Türk futbolunun gündemine oturan bu şike soruşturmasında da olaylar ilk başladığından beri "ah keşke Sanemciğim bir şeyler yazsa da bilgilensek, olayları öğrensek" diye hayıflanıp duruyordum. Neyse ki objektif-cesur kalem Sanem Altan bu arzumuza kayıtsız kalmadı, geçtiğimiz günlerde bir yazı kaleme aldı. İki yazı arasındaki tutarlılık umarım Türk medyasının Sanem Altan gibileri örnek almasını sağlar.


01.08.2011 Sanem Altan'ın köşesinden:
"......
- F.Bahçe-İBB maçı (2-0) kesin şike... İ.Akın ve İskender maçı satmış.


- Bursa-İBB maçında (1-1) 4 oyuncuya 60 bin lira teşvik ödenmiş. Bursa puan kaybedip zirve yarışından düşsün, F.Bahçe ile Trabzon başabaş kalsın diye...
....."





Aynı gün Sanem Altan'ın twitter hesabından bir anektot




ve 03.08.2011 Sanem Altan'ın köşesinden:
"........
Bu arada İBB’li İskender’le ilgili verdiğim bilgiye takılanlara şunu söyleyebilirim:

İskender, F.Bahçe maçıyla ilgili değil, Bursa-İBB maçında teşvik primi almakla suçlanıyor.

Aynı cümle içinde yan yana yazınca hatalı gözükmüş. Koca yazının içinden de bunu gerektiği gibi kullandı zaten, yazıya karşı çıkanlar...

......"


Yılların gazetecisi Sanem Altan'ın arasında bir satır boşluk bırakarak, tire koyarak yeni bir maddeye geçtiği bölüm aynı cümle içinde yan yana yazınca hatalı görünmüş, aslında öyle de görünmemiştir de sarı lacivert grup  "azgın" olduğu için öyle anlamıştır kesinlikle. 


Fazla söze hacet yok. Fenerli basının karşısında bir tutarlılık abidesi bir futbol üstadı Sanem Altan'ın karşısında saygıyla eğiliyorum.